7. hafta: Kahvesiz geçebilen günlere merhaba!

Her şeyin bir zamanı vardır derler de inanmazdım, aylarca bu kahvenin yerine ne içebilirim, kahveyi nasıl bırakırım diye düşünüp duran ben, kahvenin hiç bir türüne bir metre bile yaklaşamaz oldum, boynuma yazı asabilirim, "hamileyim, kahve ile yaklaşmayın!" Her güne yaklaşık 5 fincan nesacefe 3'ü 1 arada ve min. 2 türk kahvesi sığdıran ben bir anda tiksinir oldum. Bu da bebinin mucizesi olsa gerek. Çay da içmedim hiç, neyse ki meyve suları var. Onlardan da bıkmam inşallah. Markete gittiğimde ilk aldığım bir kutu oralet oldu. :))
Dün doktor kontrolümüz vardı, bebinin kalp atışlarını görmek ve her şey yolunda mı takip içindi sanırım. Hastanede çalışıyor olmanın avantajını kullanıp ve heyecanıma yenik düşüp 3 gün öncesinden ultrasonda görmüştüm bebiyi ve mucize kalp atışlarını. Oğlumla birlikte gittik kontrole, yeniden gördük.

Ultrasonun yanında başka bir bebeğin ultrason resmi vardı, Kuzey ne olduğunu sordu, "başkasının kardeşinin resmi" dedim, diğer odaya koştu hemen, "Doktor amca, bana da kardeşimin resmini verir misin?"  :))

Bulantı yok diyemem ama değişik bir tat oluyor çoğunlukla. Ara öğün dedikleri şeyi uygulamazsam o tat daha da çekilmez hale geliyor. Hamileliğin gözde sorunlarından biri kabızlık had-safhada. Kuyu kayısı, kuru incir ne bulduysam aldım. Ve uyku, iyi ki oğlum erken uyuyor, onunla birlikte 20:30-21:00 da uyuyabilmek ne büyük nimet.

Ve son bomba! Hani vardı ya Sağlık Bakanlığı' nın fişleme konusu. Dün daha poliklinik kapısından yeni dışarı adımımı attım ki telefonum çaldı, arayan bağlı bulunduğum aile hekimliğinin ebesi. :)) Arada samimiyet oluştu Kuzey'in takibini yaptıkları dönemden, "Ooo, geç kalmışsınız, geç haberiniz oldu" diye şakalaştık. Her ne kadar onaylamadığım bir uygulama olsa da takiplere gideceğim ama doğru bulmadığımı bir kez daha yazmak isterim.

Son bir not, lütfen oyunuzu kullanmayı unutmayın.