30 Mart 2012 Cuma

Anne Bebek Dergisi'ndeyim

Merhabalar,
Anne Bebek Dergisi Nisan sayısında sevgili Aslıhan GÜNDÜZ bloguma yer vermiş. Hamileliğim sürecinde dergiye yıllık abone olmuştum, her ay keyifle okurdum. Şimdi aynı dergide yer almak çok hoşuma gitti.
Dergiyi 1 Nisan itibariyle raflarda bulabilirsiniz.
Keyifli okumalar diliyorum.

"Anne, Merhaba!"

İşten eve döndüğümde Kuzey uyuyor oluyor. Yarım saat de olsa dinlenebilmek adına, uyku düzeninde değişiklik yaptım. Öğleden önce ve öğleden sonra 2 kez uyuyor ben işteyken. Şimdiki bakıcı ablası, sağolsun çok güzel ilgileniyor  onunla. TV pek izlemez Kuzey, o yüzden biliyorum ki ablası öğretiyor ona. Son 20 günleri şimdiki ablasıyla. Daha sonra yeni bir abla bakacak oğluma. Huzursuz ve çok tedirginim bu konuda. Allah evlatlarımızı iyi insanlarla karşılaştırsın inşallah.
2 gün öncesiydi, işten sonra eve gittim, yarım saat sonra uyandı. "Anne, merhaba!" diyor bana. Hayranlıkla baktım oğluma. Şaşkın yüz ifademi anlatmaya gerek yok sanırım. Dün akşam da konuşuyoruz,
-Nasılsın oğlum, bugün oyun oynadın mı, neler yaptın?
-iyiyim!!
Bana verdiği cevap "iyiyim". Benim minicik oğlum büyümüş, benimle günlük sohbetlerini yapıyor.
Yaklaşık 2 haftadır boynum tutuldu, dün de ağrısı koluma vurmaya başlayınca muayene oldum, MR istedi doktor. Evden çıktık, hastaneye geliyoruz, yolda gördüğü insanlara "merhaba" diyor. : ))
Havaların az da olsa ısınmasını fırsat bilip, bol bol dışarı çıkartıyoruz. Bahçedeki ördeklerle oynamayı çok seviyor. Koşuşturup duruyor peşlerinde.
Ondan ayrı geçirdiğimiz zamanları telafi edemez elbette ama, birlikte zaman geçirmeye çalışıyoruz. Pazar günü İnkumuna götürdük, kumda bol bol gezdi, deniz kabuklarını keşfetti. Denize girip "bıcı bıcı" yapacakmış, zor tuttum.

Dün akşam da futbol sahasına götürdük, top oynadık hep birlikte. Sahada antreman vardı, onlarla oynamak istedi.
Kolumun ağrısına rağmen, el işi yapmadan da duramıyorum. Örgü, keçe derken şimdi de çarpı işine başladım. Resimdeki Hello Kity'i işledim. Güzel bir kızın odasında yer alacak. Çerçeveleme kısmı bittikten sonra.

Bunların yanı sıra Can YÜCEL' e ait bir kaç satır paylaşmak istedim. Kaç gündür yazıp siliyorum, sanırım Can YÜCEL benden güzel anlatmış durumu.
Dostlar ırmak gibidir
Kiminin suyu az, kiminin çok
Kiminde elleriniz ıslanır yalnızca
Kiminde ruhunuz yıkanır boydan boya


Insanlar vardır; üstü nilüferlerle kaplı,
Bulanık bir göl gibi...
Ne kadar ugrassanız görünmez dibi.
Uzaktan görünüsü çekici, aldatıcı
İçine daldıgınızda ne kadar yanıltıcı....
Ne zaman ne gelecegini bilemezsiniz;
Sokulmaktan korkarsınız, güvenemezsiniz!


Insanlar vardır; derin bır okyanus...
İlk anda ürkütür, korkutur sizi.
Derinliklerinde saklıdır gizi,
Daldıkça anlarsınız, daldıkça tanırsınız;
Yanında kendinizi içi bos sanırsınız.


İnsanlar vardır, coskun bir akarsu...
Yaklasmaya gelmez, alır surukler.
Tutunacak yer gostermez beyaz kopukler!
Ne zaman nerede bırakacagı belli olmaz;
Bu tip insanla bir omur dolmaz.


İnsanlar vardır; sakin akan bir dere...
İnsanı rahatlatır, huzur verir gönüllere.
Yanında olmak baslı basına bır mutluluk.
Sesinde, görüntüsünde tatlı bir durgunluk.


Insanlar vardır; çesit çesit, tip tip.
Her biri baska bir karaktere sahip.
Görmeli, incelemeli, dogruyu bulmalı.
Her seyden önemlisi insan, insan olmalı...
İnsanlar vardır; berrak, pırıl pırıl bir deniz.


Bosa gitmez ne kadar güvenseniz.
Dibini görürsünüz her sey meydanda.
Korkmadan dalarsınız, sizi sarar bir anda.
İçi dısı birdir cekinme ondan.
Her sözü içtendir, her davranısı candan...
CAN YÜCEL

Sevgiyle kalın, sağlıklı, huzur dolu günler diliyorum.

27 Mart 2012 Salı

Ör Sök Bere - 4

Bir çok kişi bir ördüğünü tekrar örmek istemez, bende de durum tam tersi. İşin aslı çok çok isteyerek olmasa da, beğendiğim bir modelse farklı renklerde örmeye devam ediyorum. Son zamanların favori modeli ör sök bere ördüm hafta sonunda, hem de dördüncü kez. : ))
Bu model Aliş'in dayı kızı Sevcan için. Güzel günlerde kullansın inşallah.

İpin adını bilmiyorum, evde kalan yünleriydi Sevcan'ın. 6 numara şiş kullandım. Biraz zincir çekip, iki ucuna ponpon diktim.


Blogger Anneler hediye çekilişi yaptık. Kuzey' de Tarkan abisi çıktı. Güzel bir etkinlik olur inşallah.
Hafta sonu çok çok keyifli iki gün geçirdik. Cumartesi günü annemlere gittik. Pazar da gezmelerdeydik. Fotoğrafları birazdan eklerim.
Keyifli bir gün olur inşallah. Havalara aldanıp hasta olmayın. : ))

26 Mart 2012 Pazartesi

İpekyol ve Hürriyet Aile işbirliği ile Ayakkabı kazanın


İpekyol ve Hürriyet Aile işbirliği ile ayakkabı kazanmak ister misiniz? 
Yapmanız gereken çok basit, ayrıntılar için tıklayınız.. 

23 Mart 2012 Cuma

Konuk Örgücü: Manolya

Azerbaycan'dan sevgili Manolya Mahmudova, blogumu uzun süredir takip ettiğini, ördüklerini benimle paylaşmak istediğini söylediğinde çok mutlu oldum.
İşte Manolya'nın örgüleri..



Sizler de burda yayınlamamı isterseniz bana alisnur@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Hepinize keyifli hafta sonları diliyorum.

Oğlum, seninle oynamayı unutursam..

Canım oğlum,
Günlük telaşlara, günlük işlere dalıp, seninle oynamayı, sana yeterince zaman ayırmayı unutursam, bana bu yazıyı hatırlat olur mu?

Yazı Doğan CÜCELOĞLU'na ait.


Bir İnsanın Anavatanı...

Bir gün seminere başlamadan önce kısa boylu güler yüzlü birisi geldi, Hocam elinizi öpmek istiyorum, dedi. Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için, yanaktan öpüşelim, dedim, öpüştük. Aramızda şöyle
bir konuşma yer aldı:
- Hayrola, neden elimi öpmek istedin?
- Hocam, üç yıl önce sizin bir seminerinizi katıldım. Hayatım değişti.
O seminerden sonra daha mutlu bir ailem var ve size teşekkür etmek istiyorum; onun için elinizi öpmek istedim.
- Ne oldu, nasıl oldu?
- Üç yıl önce şirketimizin organize ettiği iki günlük bir seminerde bizimle beraberdiniz. O seminerin bitişine doğru dediniz ki, "Bir insanın anavatanı çocukluğudur. Çocukluğunu doya doya yaşayamamış bir
insanın mutlu olması çok zordur. Bir annenin, bir babanın en önemli görevi, çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına olanaklar yaratmaktır."
Bir süre sustu, bir şey hatırlamak ister gibi düşündü, sonra konuşmaya devam etti:
- Hatta daha da ilerisi için söylediniz; dediniz ki, "Bir ulusun en önemli görevi çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına olanaklar yaratmaktır." Ben bir baba olarak sizi duyduğum zaman kendi kendime
düşündüm: Ben bir baba olarak çocuğumun çocukluğunu doya doya yaşamasına fırsatlar yaratıyor muyum? Böyle bir sorunun o zamana kadar hiç aklıma gelmediğini fark ettim. Ben ne yapıyorum, diye düşündüm.
Benim yaptığım sanırım birçok babanın yaptığının aynısıydı. Dokuz yaşındaki oğlum ben işten eve gelince beni görmemeye, benden kaçmaya çalışıyordu. Neden kaçmaya çalışıyordu, biliyor musunuz, Hocam?
- Hayır, neden?
- Çünkü onu görünce hemen şu soruyu soruyordum. "Oğlum bugün ödevini yaptın mı?" Tuhaf tuhaf bakıyor, gözünü kaçırıyor, daha da sıkıştırınca, hayır anlamına gelen, "cık" sesini çıkarıyordu.
Kızıyordum, söyleniyordum, "Niye yapmıyorsun ödevini!" diyordum.
Aramızda sürekli tartışmalar, sürtüşmeler oluşuyordu. Tabii bunun sonucunda bütün aile huzursuz oluyordu.
Burada biraz sustu, soluklandı. Sanki hatırlamak istemediği anılar vardı; onların üstesinden gelmeye alışıyordu. Sonra konuşmaya devam etti:
- Ben sizin seminerinizden çıktıktan sonra düşünmeye başladım. "Ben ne biçim babayım," diye kendime sordum. Seminer için geldiğim İstanbul'dan çalışma yerim olan Kayseri'ye gidinceye kadar düşündüm;
otobüste bütün gece düşündüm ve sonra kendi kendime dedim ki, eşimle konuşayım, biz birlikte bir karar alalım. Diyelim ki bu çocuk isterse beş yıl sınıfta kalsın, ama doya doya çocukluğunu yaşasın.
- Radikal bir karar!
- Evet, uçta bir karar, ama bu karar içime çok iyi geldi, Hocam.
Gerginliğim, üzüntüm gitti, içim rahat etti. Ben eve gelince eşime dedim ki, hadi gel otur, konuşalım. Yemekten sonra oturduk konuştuk, çocuklar yattı biz konuşmaya devam ettik. Seminerde anlatılanları aktardım, böyle böyle böyle diye izah ettim ona ve en nihayet dedim ki, ya benim gönlümden ne geçiyor sana söyleyeyim. Bizim oğlumuz var ya bizim oğlumuz, o isterse beş yıl sınıfta kalsın, ama çocukluğunu yaşasın! Şimdiye kadar onun çocukluğunu yaşamasıyla ile ilgili pek bir çaba göstermedik, bir bilinç göstermedik, oluruna bıraktık. Gel şimdi değiştirelim bunu.
- Eşiniz ne dedi?
- Hocam biliyor musun ne oldu?
- Ne oldu?
- Karım hayretle bana baktı ve dedi ki, "Bu ne biçim seminer be! Kim bu adam? Öyle şey mi olur; yok bizim ki çocukluğunu yaşayacakmış! Bizim çocuk çocukluğunu yaşarken öbürküler sınıflarını geçecek ilerleyecek! Öyle şey olmaz."
- Anlıyorum; anne olarak çocuğunun geride kalmasını istemiyor, kaygılanıyor!
- Fakat hocam ben pes etmedim, bırakmadım, mücadeleye devam ettim. Her gün, her akşam gece yarılarına kadar karımla konuştum. Üç gecenin sonunda bana, peki ne halin varsa gör, dedi.
- Pes etti, yani. Peki, sen ne yaptın?
- İşte onu dediği günün sabahı eşofmanımı, ayakkabımı şöyle kapının yanına bıraktım işe gittim; işten dönünce oğlumun gözüne baktım ve dedim ki, oğlum bugün doya doya oynadın mı? Bana hayretle baktı ve "Hayır!" anlamına gelen "cıkk" dedi. O zaman, hadi gel beraber aşağıya ineceğiz, oynayacağız, dedim. Eşofmanımı giydim, ayakkabımı giydim, onunla beraber sokağa çıktık. Pencereden arkadaşları bakıyorlarmış, onlar da sokağa çıktılar; birlikte sokakta oyun oynadık. Akşam saat altıdan sekiz buçuğa kadar sokaktaydık. Eve gelince toz toprak içindeyiz, beraber banyoya girdik, duş yaptık. Havluyla kuruladım, çok mutluyduk ve o günden sonra işten dönünce her gün onunla oynamaya başladım. Her gün, her gün, her gün oynadım. Yedi gün sekiz gün sonraydı galiba, bir gün banyodan çıkarken onu kuruluyorum havluyla, kolumu tuttu, bana döndü ve dedi ki, baba ya, ben seni çok seviyorum.
Hocam nefesim durdu, gözüm yaşardı, konuşamadım. Çünkü farkına vardım ki, şimdiye kadar sevdiğini hiç söylememişti. Düşündüm, şimdiye kadar hiç söylemediğinin farkında değildim; belki ömür boyu söylemeyecekti.
"Ne büyük tehlike!" diye düşündüm. Ömür boyu onun bana bu cümleyi söylemediğinin farkında olmayacaktım.
- Demek farkına vardın, seni kutlarım. Senin farkına vardığın bu durum birçok anne ve babanın farkında olmadığı gizil, örtük ama önemli bir tehlike!
- İçimde bir şükür duygusu, havluyla çocuğumu kuruladım ve giydirdim ve artık her gün oyun oynamaya devam ettik. Zaman geçti, iki hafta sonra okul, öğretmen veli buluşması için okula davet etti. Daha önceki
veli buluşmalarında öğretmen, "Sizin oğlunuz akıllı bir çocuk, ama ödevleri kargacık burgacık yazıyor, dikkat etmiyor. Sınıfta arkadaşlarını rahatsız ediyor, onları itiyor kakıyor, lütfen onunla konuşun. Ödevlerine ilgi gösterin, sınıfta arkadaşlarını rahatsız etmesin. Ödevlerini doğru dürüst yapsın," demişti. O nedenle öğretmen
buluşmasına gitmekten çekiniyordum. Bu davet gelince ben eşime dedim ki, hadi okuldaki buluşmaya beraber gidelim! Yok, dedi, sen tek başına gideceksin, ben gelmeyeceğim.
- Eşiniz gelmek istemedi!
- Hayır istemedi. Ya beraber gidelim, diye ısrar ettim hayır hayır sen yalnız gideceksin dedi. Ben yalnız gittim ve diğer veliler geldikçe sıra bende olduğu halde sıranın arkasına geçtim, sıranın arkasına geçtim ki başka kimse olmadan öğretmenle konuşayım, diye. Mahcup olacağımı düşünüyordum. Her şeyin daha kötüye gittiğini düşünüyordum. En nihayet bütün veliler öğretmenle konuşmalarını bitirip gittiler.
Sıra bende! Öğretmenin karşısına geçtim, bana baktı gülümsedi, siz ne yaptınız bu çocuğa, dedi. Hiç cevap vermedim, önüme baktım. Lütfen söyleyin ne yaptınız bu çocuğa, dedi. "Çok mu kötü hocam?" diye sordum. Gülümsedi, hayır, kötü değil, dedi. "Artık sınıfta arkadaşlarını hiç rahatsız etmiyor, ödevleri iyileşti, tam istediğim öğrenci oldu. Ne yaptınız bu çocuğa siz?"
- Herhalde bir baba olarak çok mutlu oldunuz?
- Hocam biliyor musunuz öğretmenin karşısında ağlamaya başladım.
İnanamıyordum kulağıma, içimden, vay evladım, biz sana ne yaptık şimdiye kadar, duygusu vardı. Eve geldim, karım yüzüme baktı, gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı. "O kadar mı kötü?" diye sordu. Ona da cevap
veremedim Hocam, ona da cevap veremedim! Ağladım. Daha sonra anlattım.
Hocam onun için sizin elinizi öpmek istedim, teşekkür ediyorum. Benim oğlumun ve onun küçüğü kızımın hayatını kurtardınız. Ailemin mutluluğu kurtuldu. Hakikaten bir insanın anavatanı çocukluğuymuş. Anavatanı
mutlu olan bir çocuk çalışmasını, okulunu her şeyini bütün gücüyle yapar ve orada başarılı olurmuş.
"Gel seni yeniden kucaklayayım!" dedim. Kucaklaştık.
"Çocuklar Gülsün diye!" yaşayalım. Çünkü insanın anavatanı çocukluğudur. Çocuklar gülerek, oynayarak büyürse, sonunda büyükler güler. Büyükler mutlu olup gülümseyince tüm ülke, tüm insanlık güler.

Çocukların gülmesine hizmet veren herkese selam olsun!


Doğan CÜCELOĞLU

20 Mart 2012 Salı

19.ay


Kuzey paşa 19 Aylık oldu.
Bir ayda bile ne kadar çok şey değişiyor..
Babanne ve dedesi uzaktalar, konuşmaya başladıkça daha bir tatlı oldu, kendi oğlum diye demiyorum. Tam yemelik. : ) Annanesi öğretmiş, Dedenin adı ne oğlum deyince aamet diyor, pek bir güzel söylüyor. Telefonda babannesine, dedesine söylemeye başladı. Dayanamayıp geldiler görmeye. Kuzey çok mutlu oldu. Güzel bir hafta geçirdik.
Bu arada iki dedesinin adı da Ahmet, bizim için büyük avantaj oldu. : ))
Dedesi, Kuzey aamet dedikçe beşbeş verdi, bizimki hemen cebe.. Komiklerdi. Bezlerine yatırım yapıyor paşa, biliyor işi.

Hayvanları çok seviyor, Çimen adında köpeğimizin ardından, 4 tane de ördeğimiz oldu, yazmıştım. Onların sayesinde camda daha kısa sürede yiyor yemeklerini. Şimdi bir kaç haftaya kadar kümes projemiz var. Tavuk istiyorum bu sefer. Biraz bahçe düzenlemesinin ardından oğlumun günlük yumurtaları yine bizim bahçeden olacak.

Kış boyunca çocuk evden o kadar bıkmış ki, sokağa çıkınca zor atıyorum eve. Bir kolundan bir de bacağının birinden yakalıyorum.. Havalar ısınsa da bahçeye kurulsak artık.

Bakıcı abla arayışımız şimdilik, bir aksilik olmazsa, son buldu. Şimdiki ablası ayrıldığında başlayacak yeni ablası. Bir kez görüştüler, yabancılığı olmadığı için kolay alıştı, oyunlar oynadılar. Dilerim bu sefer ki ablası uzun vadeli olur, yazık daha 2 yaşına gelmeden ne kadar çok bakıcı değiştirdik..

Kelimeler çok fazla. Her derdini anlatıyor. Yeni duyduğu kelimelere ilgisi çok fazla. Birisine kızınca CİNGAN diyor. Bakıcı ablasının annesinden duymuş. Başta komik geldi ama olur olmaz her yerde söylüyor. : )) Bana çoğu zaman adımla hitap ediyor ama, son bir haftadır bir annem deyişi var, tüm günün yorgunluğu bir anda uçup gidiyor.. Babacım kelimesinin yerini babacık aldı bu ay. Duymazsa heceleyerek çağırıyor babasına. ba-ba-cııııkkkkk : ))

Defter, kitap- kaleme çok fazla ilgisi var. anne, otur, kuzey diyor. Oturup deftere Kuzey yazacakmışım. Sonra ev çizmemi istiyor. Kendi de annem yazıyormuş. Balım benim.

Gezmek istediğinde kime gitmek istiyorsa o arkadaşının adını söylüyor. Favori arkadaşları Eylül ve Oğuz. Yaşları yakın olduğu için sanırım güzel anlaşıyorlar. Giyiyor şapkasını, alıyor oyuncak çantasını, kapının önünde bekliyor. Oğuusss, hamur, anne atta.. : )) (Oğuzla oyun hamuru oynamayı çok seviyor.)

18 Mart 2012 Pazar

Hoca Bir Gün..

Doğru sözlere ilave edilebilecek pek bir şey yok aslında.
Geriye sadece keyifle(!) okumak kalıyor bizlere..
İşte Hoca, İşte Yılmaz ÖZDİL..

Hayırlı, sağlıklı günler diliyorum..

16 Mart 2012 Cuma

Ördek, Pofuduk Poğaça

Resimdeki Ördekler artık bizim bahçemizde. Pazar günü itibariyle bizimle yaşamaya başladılar. Bahçe müsait olduğu için onlar da, biz de zorlanmadık birbirimize alışmaya. Neresi gelirse yumurtalarını oraya bırakıyorlar. : )) Kuzey çok mutlu. Onlara bakarken yemeğini yedirmesi kolay oluyor, normalde saatlerce peşinde koşarım bir lokma yesin diye.

Yumurtalardan ne yapsam, tadı farklı mıdır diye düşünürken dün Blogger-Anneler sayesinde tanıdığım 100 de 100 marifet adlı blogda süper bir poğaça tarifi buldum. Denedim sonuç güzeldi. Tavsiye ederim. Yalnız orda bahsedilen normal tavuk yumurtası yerine ben ördek yumurtası kullandım. Fark yoktu tadında. 
Başka neler yapabilirim bu yumurtalarla, deneyip göreceğiz..

15 Mart 2012 Perşembe

Bonvagon ile Hobi Keyfi 25 TL Kazandırıyor!

Henüz tanışmamışlar için; Bonvagon, “gezer, seçer, getirir!” mottosuyla geçtiğimiz Eylül ayında yola çıkmış ve kısa sürede popüler hale gelmiş bir alışveriş kulübü. Gerek sitenin sade ve niş tasarımı gerekse kampanyaların içerikleriyle bugüne kadar bildiğimiz alışveriş sitelerinden çok farklı. Her gün yepyeni kampanyaları ile sıradışı tasarımcıları, zevk sahibi ve şık markaları ve hayata keyif katan aktiviteleri %70’e varan indirimlerle sunarak alışverişi keyife döndürüyor.
Boş zamanlarınız için keyifli keşifler sunan site, kendinize kategorisi adı altında üyelerini puzzlelar, Victorinox çakılar, koleksiyon arabaları, Celestron dürbünler gibi bir çok hobi ürünüyle buluştururken makaron kursundan takı atölyesine, Balat turundan şarap tadım aktivitelerine kadar hobilere yönelik bir çok aktivite sunuyor.

Türk tasarımcıları buluşturdu.

Bonvagon’u heyecanla takip etmemizin bir diğer sebebi de tematik kampanyaları. Bu hafta Sıra dışı Tasarımcılar, Konuşan Tasarımlar isimli kampanyasıyla Türkiye’den seçtiği 27 tasarımcıyı, en orijinal ürünleri ile birlikte tasarım tutkunlarının karşısına çıkarıyor. Aida Pekin, Karaca Erdem, Dani Benreytan, Itır Saran’ın da içlerinde bulunduğu tasarımcıların eşi görülmemiş tasarımları sadece bir kaç tık ile ulaşılabilir hale getiriyor. Gelecek aylarda bizi bekleyen sürprizlerden ilk önce haberdar olmak için merakla Bonvagon’u takip ediyoruz. www.bonvagon.com ’a hala üye olmadıysanız, acele edin deriz. Çünkü Mart ayı boyunca Bonvagon'a davet ettiğiniz her arkadaşınız sayesinde hem siz hem de arkadaşınız 25TL kazanıyor!

Bir bumads advertorial içeriğidir.

14 Mart 2012 Çarşamba

Kuzey Paşanın Saçlarını Kestirdik.

8 Mart günü -"Uzasın, kıyamıyoruz, -"Kısa saç daha çok yakışıyor, kestirelim" şeklinde git gellerin ardından kesildi oğlumun saçları. Baştan ağladı, makası almak istedi, gıdıklandı, huysuzlandı derken çok yormadı bizi. 


Gıdıklanıyor makina dokundukça..

Çok uykusu geldi, zor dayandı.



Ve yeni imajıyla Kuzey Paşa.

13 Mart 2012 Salı

Mart Ayı Çekilişleri

Sevgili Neşeli Oyuncakların sahibi hediye çekilişi düzenlemiş. Neler yok ki.. Saymakla bitmez. İyisi mi siz bloguna bir göz atın..
Son aktılım tarihi: 31 Mart.
Sonuçlar açıklandı.

Bir diger çekiliş haberi Pontinin takıları blogundan. Kendi yaptığı çanta ve yüzük hediyeleriyle 100. izleyicisini kutluyor.
Son katılım tarihi: 15 Mart.
Sonuçlar açıklandı.
Sevgili ElvanHobi' nin kadınlar gününe özel hazırladığı çekilişine burdan katılabilirsiniz.
Sonuçlar açıklandı.
Uzun zaman sonra kananan ben oldum. Teşekkürler Elvan, eline sağlık.

Resimdeki kumaşlar ve cici bir bebek elbisesi hediyelerini sevgili Vintageduygular veriyor. Çekilişe 19 Marta kadar burdan katılabilirsiniz.
Sonuçlar açıklandı.

Sevgili NuraycaTasarımlar, 28 Martta bloğunun 1.yılını kutluyor. Çok güzel el emekleri var. Bunlardan bizler için hediye seçmiş. Şans bu denemek lazım. Mutlu evim için "mutlu ev" kapı süsünü istiyorum. Başka neler var, bakın isterseniz..
Sonuçlar açıklandı.

Sevgili AtölyeNott, resimdeki örtü, etamin pano ve kolyeden oluşan hediye paketi hazırlamış. Bakalım kime nasip olacak. Sizler de katılmak isterseniz ayrıntılar burda.
Sonuçlar 1 Nisan'da.
Sonuçlar açıklandı.
Sevgili Elif, blog okuyucularına resimdeki nevresim takımını hediye ediyor. Katılmak isterseniz blogu burda.
sonuçlar açıklandı.

Resimdeki hediyeler, sevgile Birileri Anlatsın bloğundan. 10 Nisana kadar vaktiniz var. Şansınızı denemek isterseniz ayrıntılar burda..
Sonuçlar açıklandı.

Hepsi de çok güzeller. Katılmak isterseniz ayrıntılar Mavi Umut'ta..
Son katılım tarihi: 12 Nisan
Sonuçlar açıklandı.
Sevgili Yağmurun dünyası, iki seçenek sunmuş, film ya da resimdeki kitaplar şeklinde. Ben kitapları istiyorum, dilerim bana çıkar. : ))
Sonuçlar açıklandı.

Kütüphane Haftasına özel Beyaz Kitaplık'ta hediye çekilişi var. Katılmak ister misiniz?
Son katılım tarihi: 14 Nisan

12 Mart 2012 Pazartesi

Geleceğin suçlusunu yetiştirmenin 8 basit kuralı.!

1 Küçükken daha, çocuğa ne isterse vermeye başla !
Ki, herkesin onun geçimini sağlamakla mükellef olduğuna inansın...

2 Fena sözler söylediğinde gül !
Ki, kendisinin akıllı olduğuna inansın...

3 Ona düşünmeyi, beynini kullanmayı öğretme sakın !
Bırak, onsekizine gelince kendisi karar versin...

4 Yerde bıraktığı her şeyi kaldır:kitaplarını, giysilerini, pabuçlarını...Onun için her şeyi sen yap !
Ki, sorumlulukları hep başkalarına yüklesin...

5 Onun önünde sık sık kavga et !
Ki, bir gün aile parçalanırsa pek de şaşırmasın...

6 Ona istediği kadar harçlık vermekten kaçınma !

Asla kendi parasını kazanmanın ne demek olduğunu öğrenmesin...

7 Yiyecekmiş, içecekmiş, konformuş, tüm arzularını yerine getir !
Ki, istediklerini her zaman elde etmeye şartlansın...

8 Komşulara, öğretmenlere, polise, vs. karşı hep onun tarafında ol !

Ki, hepsine karşı ön yargılarla davransın...

Evet evet, bütün bunları yap !

Ki, günün birinde onun başına bir bela gelirse
kendinden özür dile,
ama onu felaket dolu bir hayata
hazırladığın için
kendine teşekkür etmeyi de
İhmal etme sakın !.


Güzel bir Üstün DÖKMEN yazısı. Beğendim ve paylaşmak istedim.

9 Mart 2012 Cuma

Kuzeyin Çocukları için elele (1MK-SİNOP)


Merhabalar,
Daha önce 1Milyon Kalem'in düzenlediği bir çok ekinliğe katılmıştım. Maile gelen bir yardım talebini sizlere aktarıyorum.  Sayfasındaki yazıya buradan ulaşabilirsiniz.
Sağlıklı yarınlar diliyorum herkese.

Dünya kadınlar gününde birmilyon kalemden anlamlı bir kampanya daha.
 Sinop'ta bir kadın öğretmen çocukları için çırpınıyor. Biz neden o eli tutup, destek olmayalım.

Uzaklarda bir öğretmen bize fısıldamış. Kadın yüreği, öğretmen yüreği çocuklarını sarıp, sarmalamak istemiş. Yetemiyorum, yetişin demiş.Öğretmenler bilir ki; eğitim sevmektir, sarmaktır hayata insan kazandırmaktır. Bilgiyi insan için, iyiye, güzele ulaşmak için kullanmaktır.

Birmilyon kalem ailesi şimdi de Sinop'ta. Kadınlar gününde kuzeyden (Sinop Durağan'a bağlı Kaplangı köyü ilköğretim okulu'ndan) gelen çağrıya kulak verip, biz hep buradayız diyoruz. Haydi birmilyonkalem, haydi blog dostları, haydi kadınlar, erkekler, insan dostlarımız çocuklar için bir kez daha el ele...


Sizlerden çocuklarımız için mont, ayakkabı ve  bol bol kırtasiye malzemesi istiyoruz! Biliyoruz ki bu iyilik yolculuğunda da bizlerlesiniz. Desteğinizi bekliyoruz. Kırtasiye dışındaki gönderiler için lütfen bizimlebirmilyonkalem@gmail.com adresine mail atarak beden ve ayakkabı ölçüsü alınız.
Kırtasiye vb. gönderileriniz için: 
Kaplangı köyü ilköğretim okulu müdürlüğü 
Sinop / Durağan
 
adresini kullanabilirsiniz.

1Milyon Kalem editörleri adına

Erkan BAL



Not: Tüm kampanyalarımızda olduğu gibi kullanılmış ürün kabul edemiyoruz


8 Mart 2012 Perşembe

Biz Kadınlar için tarihi gün, günümüz kutlu olsun..

Bu sabah okuduğum ilk haber çalışan annelere, yılda 2 kez kreş yardımı yapılacağı haberiydi. Yılda 2 kez olmak üzere 350 TL. kreş yardımı verilecekmiş. Haberin ayrıntılarını burdan okuyabilirsiniz.

Bugün Kadınlar Günü, farklı geçmiyor henüz.. Sabaha karşı oğlum kutladı bu günü, 4 civarıydı, "nurcaaannn", "nurcaaann, mamaaaa" diyerek. Gittim, sütünü verdim, içmedi. Sanırım başka mama istiyordu. Biraz salladım, içti ballı, büsküvili sütünü.
Cumartesi gününden bu yana bana anne yerine adımla hitap etmeyi tercih ediyor. Hayır anne diyeceksin dediğimde de "Annem" diyor. Efendim oğlum diyorum diyorum. Daha bir coşkuyla "nurcaaannn" diyor gülerek..


Asıl konuya geri dönecek olursak, şiddetin yer almadığı yarınlar diliyorum, "günde ortalama 5 kadın, erkeğin elinde can veriyor."..
Çiçek böcek almak yerine biraz daha değer verilsin yeter, emin olun..

Dip not olarak 25 Mart'ta saatler yine 1 saat ileri alınacakmış. İleri - geri, tutturamadılar ayarı. : ))

7 Mart 2012 Çarşamba

Blogger Annelerdeki Röportajım

Blogger Annelerinden bahsetmiştim sizlere. Her geçen gün sayımız artıyor, yeni bloglar keşfediyorum. Sevgili Filiz'le gerçekleştirdiğimiz röportajım bugün Blogger Annelerinde yayınlandı. Okumak isterseniz sizleri Blogger Annelerine davet ediyorum.

6 Mart 2012 Salı

Karmakarışık bir post : )

Merhabalar,
Günlerdir pek ses vermiyorum değil mi?
Oğlumla çok güzel bir hafta sonu geçirdik. Pazartesi sabahı biz işe gelirken sanırım onun etkisiyle çok ağladı arkamızdan. Bu sabah biraz daha iyiydi. Büyüdükçe yokluğumuzu daha çok hissediyor.
Yeni bir bakıcı abla bulduk gibi Kuzey Paşa'ya. Henüz tam anlamıyla olur diyemesem de, anlaşabilecekmişiz gibi. İş çıkışı Kuzeyle ilk kez görüşecekler bakalım.
Örgülerim tüm hızıyla devam ediyor. Çok tatlı bir kıza bolero örüyorum. Sipariş almıştım. Rengi de modeli de çok güzel. Bitmek üzere.
Oğlumun atkısı da elimde. Biraz ondan, biraz bundan devam ediyorum örmeye.

Dün akşam etamin aldım. Oğlumun odasına pano yapmak istiyorum. Bugün, gün boyunca çarpı işi panolara baktım durdum. İşte bu diyebileceğim bir model bulamadım. Ne çıkacak ortaya merak ediyorum ben de.. Hayvan figürleri olacaktır mutlaka. Kuzey çok seviyor, kedi, köpek, kuş.. Hayvansever oğluşum benim.
Bu sabaha karşı bir arkadaşımız doğum yaptı. Miss gibi bebek kokusu.. Akşam görmeye gideriz inşallah.
Artık yaz gelsin diyen milyonlarca kişiden sadece birisiyim. Evimizin bahçesi çok müsait olduğundan bahçe keyfi yapacağımız sıcacık günlerin gelmesini bekliyorum.
Çiçek dikmek için en ideal günler. Bahçe düzenlemesi yapmak lazım. bunun için de bloglarla süper fikirler var. Değerlendirmek lazım.
Keyifli, sağlıklı, huzur dolu günler diliyorum.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...